Anadolu’nun ana tanrıçası Kibele’nin Efes’e nasıl geldiği ve orada Artemis adıyla kültünün nasıl başladığı bilinmemekle beraber Kibele’nin çeşitli evreler geçirerek Artemis haline geldiği kabul ediliyor.
Yunan tanrılarının aksine daha çok yakın doğu ve Mısır tanrıları gibi vücudu, altından ayaklarının çıktığı ve bacaklara doğru gittikçe incelen, sütun benzeri bir bölümle kaplıdır.
Tapınak 1869’da J.T. Wood tarafından keşfedildi. Bunu 1904/05 yıllarında British Museum tarafından yürütülen kazılar (D.G. Hogarth – A. Henderson) ile 1965’ten itibaren A. Bammer yönetimindeki Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün (ÖAI) avlu sunağı ve en eski kutsal yapıyı keşfi izledi. British Museum adına 1869-1874’te J.T. Wood ve 1904-1905’te David G. Hogart’ın yaptığı kazılarda bulunan tapınak kalıntıları, İngiltere’ye götürüldü. Kalıntıların bir kısmı döneminde yapılan St Jean Kilisesi, Ayasofya Camii gibi yapıların inşasında kullanılmıştır. Halen Britih Museum’da sergilenen eserlerden geriye tapınağın yerinde sadece leyleklerin yuva yaptığı bir iki sütun kalmıştır. Tarih boyunca defalarca yağmalanan bu muhteşem yapıdan ne yazık ki bu hüzünlü görüntü kalmıştır.