Efes’e dair internette arama yaptığınızda ya da bir kitap aldığınızda kapağında büyük olasılıkla Celsus Kütüphanesinin fotoğrafıyla karşılaşırsınız.

Antik Çağın en büyük üçüncü kitaplığı olan Celsus Kütüphanesi Efes Antik Kentinin en ihtişamlı anıtı olarak bugün de adeta bir yıldız gibi parlıyor.

BU GÖRKEMLİ YAPININ HİKAYESİ NASIL BAŞLADI?

Celsus Polemaeanus Roma İmparatorluğu’nda varlıklı ve güçlü bir senatördü. Siyaset basamaklarını hızla tırmanan Celsus, Roma İmparatorluğu’nun Asya Valisi oldu ve nüfuzunun doruğuna erişti.

Oğlu Tiberius Julius Aquila, babasının adını Asya vilayetlerinde ölümsüzleştirmek için, Asya Eyaletlerinin Başkenti olan Efes’te onun onuruna Celsus Kütüphanesi’ni inşa eder.

Celsus, 114 yılında vefat ettiğinde, kendi onuruna yapılmakta olan kütüphanenin batı kanadında bir yere defnedilir. Kütüphanenin inşaatı ise 117 yılında tamamlanır.

Celsus Kütüphanesi, Antik Çağ‘dan kalan en büyük üçüncü kütüphane olarak kayıtlara geçmiştir. Efes Antik Kenti’ndeki arkeolojik kalıntılar arasında en belirgin tarihi eserdir.

12 BİN EL YAZMASI RULO PARŞÖMEN!

Celsus Kitaplığı, kent merkezi olan Agora’ya çok yakın bir yerde, Kuretler Caddesi olarak bilinen Efes şehrinin ana caddesi üzerinde inşa edilmişti. Kitaplıkta, ilk inşa edildiği dönemde 12.000 el yazması parşömen tomarı bulunmaktaydı. Bu eserleri nemden ve sıcaktan korumak için, dış ve iç duvarlar arasında yaklaşık 1 metrelik bir boşluk bırakılmıştı.

ETKİLEYİCİ MİMARİ

Celsus Kütüphanesi’nin en etkileyici kısmı olarak tasarlanan ön cephesi, günümüzde net olarak gözlenebilmektedir. Ön cephenin en vurucu ögeleri olan devasa sütunların arasına muhteşem sanat eserleri (heykeller) konumlandırılmıştır.

Sütunlar arasındaki kaidelerin üzerinde yerleştirilmiş 4 adet kadın heykeli antik heykel sanatının nadide örnekleridir. Bu heykeller Bilgelik (wisdom), Bilgi (knowledge), Zeka(intelligence) ve Erdem (virture) gibi Antik Çağın önem verdiği değerleri temsil eder.